7 Eylül 2009 Pazartesi

Bağımlı Değişken

Bilim sevgisini ve etik anlayışını Bilim-Teknik'ten değil de Cosmo Girl'den alan arkadaşlara sormak istiyorum: Neden insanları denek olarak kullanıyorsunuz? Yazık, günah.

Amacım yalnızca, Facebook'ta "Sevgilinin burnunu sıkmasını yüzde kaç seviyorsun?" testini çözen kendinden habersiz arkadaşların bir üst seviyesine tekabül eden bu bilim insanlarına toprak olmuş, taş olmuş ve bunun sonucunda zihinsel olarak gazi mertebesine erişip insanlıktan malulen emekli olan biri olarak daha fazla erkeğin telef olmasını engellemek.

Şu konuda anlaşalım: Kimi insani güdüler var, 1000 yıllık erik misali dededen babaya geçiyor, ondan sana geliyor, sen de manayı yükleyip oğluna veriyorsun. Zinciri bozmanın pek mümkünatı yok, o yüzden g.tü başı buruşmuş bir meyveyi ister istemez yanında taşıyorsun. Güdü yani, atsan atılmaz. Sonuçta insanoğlu güdümlü bir yaratıktır. Heh!

Şimdi bunu ben biliyorum, siz biliyorsunuz, peki girizgahta resmettiğim arkadaşların olaydan bihaber olma ihtimali yüzde kaç? Gelin bu sorunun cevabını bulmak için hep beraber Facebook'ta konuyla ilgili oluşturulmuş testi çözelim. Kısa sessizlik. Gördüğünüz üzere sonuç %20'den daha az. Tam da tahmin ettiğimiz gibi. Tekrar stüdyomuza dönüp olayı irdelemeye devam edersek, sorumuzu muhattaplarına bir kez daha tekrarlamak istiyorum: Neden insanları denek olarak kullanıyorsunuz?

İsterseniz olayı netleştirmek için örnek olayımızı inceleyelim:

Sancılı geçen bir ayrılık döneminin hemen ardından bir şekilde buluşup konuşan çiftten yapacağı kısa vaadeli sosyal deney için zemin hazırlayan dişi kişi, deneyin başlaması için gereken cümleyi kurar. Biz sosyolojide bu deneye "sazan avı" diyoruz:

-Eski sevgilime geri döndüm.
-Peki. İyi olur umarım. (Koruma İçgüdüsü)
-Yalan söyledim. Benden ne kadar çabuk vazgeçeceğini görmek istemiştim, demekki beni hiç sevmemişsin.

İşte görmüş olduğunuz deneyde kendi rızası dışında kullanılan kobayımız deneyin en basit yan etkilerinden birini yani 'mala bağlama'yı yavaş yavaş yaşıyor. Suratındaki manasız bakışın kalıcılığı konusunda ise düzenek sahibinin hiç bir öngörüsü yok. Biz buna tıpta malus mulus bir şeyler diyoruz. Söylesem anlayacaksınız sanki?.. Zaten önemli olan da o değil, canlı insan kullanımı.

Uzatmayacağım. Sonuç olarak ben istiyorum ki elimizden geldiğince bu eyleme engel olalım, merdiven altı deneylerin önünü kesip kayıt dışı bilimin kökünü kurutalım. İşte biz buna botanikte kök hücreli canlı diyoruz. Bizde yalan yok.

Hiç yorum yok: