Bazı şeylerin tasavvuru titreyip kendime gelmem için zemin hazırlasa da halen Azer Bülbül kıvamında değilim. Olamıyorum. Yumurta - g.t ilişkisi üzerine tez yazacak duruma geldim sanırım. Hayatı beşer dakikalık zaman dilimleri olarak ertelemekten, her an alarmın çalacağını bilerek uykuya dalamayan tedirgin insan moduna fit oldum. Yapacaklarımın listesini hazırlamaya harcadığım vakit, listenin yarısını yapmam için yeter de artarken hala liste yapmayanlardan 1 - 0 önde olduğum düşüncesiyle yüreğimi ferahlatabiliyorum. Cidden garip.
Sosyal medya denilen zımbırtının hayat damarlarını sömürme yolunda emin adımlarla ilerlerken sürekli, kariyer basamaklarını çeşitli şekillerde arşınlamış insanlara ve dolayısı ile bir şekilde cirriculum vitae denilen hadiseye rastlıyorum. He deseler yazabilecek ne bir tecrübem ne de bir özellğim geliyor aklıma. Ne diyebilirim? "Masabaşı iş için benden iyisini bulamazsınız zira yıllardır bilgisayar başında oturmaktan kalça bölgem hissizleşti." Oldu mu? Olmadı. Olmaz tabi. Kalifiye eleman böyle bir şey değil.
Toplantıdan sonra rakı-balık ikilisine geçiş yapabilen adama da imreniyorum mesela. İdeali o mudur emin değilim ama güneşi görünce yaşadığını fark eden kendim için bundan iyisinin Şam ve dolaylarından gönderilecek kayısı olacağı kesin.
Durum fena yani. Yüreğimin değil otomatik pilotun götürdüğü yere gidiyorum. Hani bazen aynı anda bir sürü şey taşıyorken çöp yerine anahtarları atarsın ya kovaya, sonra nedenini düşünürsün bir an, işte ben hala o nedeni düşünüyorum. Bulunduğum yere nasıl geldiğimi anlayamıyorum mesela. Şöyle bi ardıma dönüp baktığımda bayır aşağı nasıl vurdurduğuma şaşıyorum kimi zaman. Benimle bir hafta geçiren National Geographic ekibi, doğal ortama bağlılık üzerine şahane bir iş çıkartır gibi geliyor. Zira 7 günlük bir çizelgeyle bir ömür idare edebilecek bir türün en iyi temsilcilerinden oldum 20 yıllık evrimin ardından.
Öff.. Öyle işte peder. Ne diyorsun? Bugünlük bu kadar günah çıkartmak kafi bence. Senin de kafa kazan gibi olmuştur ipsizle uğursuzla uğraşmaktan. Bir ara konuşursun Tanrı'yla, affetsin diye. Neticede israf ediyoruz koskoca ömrü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder