Yegane yazarı olarak blogda at koşturmam her ne kadar burayı kısmen hipodroma çevirse de yine de derli toplu iki kelam etmeyecek olduğum vakit saldırmamayı yeğliyorum. Kenarından köşesinden değindiğim gibi bireysellikten de uzak durma gayretindeyim. Kimse hayatımı saati saatine merak etmiyor, keza ben de kimseninkini etmiyorum. "Günün olayı" ayağına berbere gittiğimi ama berberin kapalı olduğunu ve mal gibi geri döndüğümü yazacak da değilim. Meşe odunuyla sıcak teması hakettirecek bu tür davranışlardan şiddetle uzaklaşma taraftarıyım. Pek tabiki enteresan durumları nakletmek, haber alma özgürlüğünüze katkı sağlaması açısından üzerinde durmam gereken bir konu. Gülünecek bir şey varsa hep beraber gülelim diyen tüm hocalarıma elden geldiğince layık olmaya çalışıyorum bir yerde, mevzu o.
Ama bu akşam maymun iştahıma galip gelen tek hobimden bahsetmek istiyorum. Sanırım kendisi aynı zamanda en iyi yaptığım iş: Müzik dinlemek. Şimdi uzun uzun tırtlık müessesesi hakkında konuşmak istemiyorum, fakir edebiyatının astarı yüzünden pahalı çünkü.
Profesyonel müzik dinleyicisiyim yıllardır. Kimi yerlerde denk geldiğim kadar geniş arşivlere sahip değilim, klasikleri ucundan kıyısından bilmekle beraber Metallica'ya yeni yeni ısınmaya başladım. Kimi zaman elalemin 20 tane alt dalını sıralayabileceği bir müzik türünü dinleyicileri tarafından linç edilebileceğim bambaşka adamlara atfedebiliyorum. Bana kalırsa pasta pastadır, içindekiler beni ilgilendirmez. Ama gel de kitleye anlat. Ah kitle, can kitle, bir sakin ol. Neyse. Hepsinden öte, hakikaten sabit bir tür benimseyip hayat felsefesi haline getirememiş biriyim.. ki sanırım en çok da bundan memnunum. Öteki türlü işin yoksa yaz-kış siyah giy, rapçilere küfret, o sıcakta kıçının pişmesi yetmezmiş gibi Sagopa Kajmer gibi bir adamdan da mahrum kal. Ne gerek var?
Seviyorum hacı. Elektronik olsun, downtempo olsun, metal olsun, rap olsun, grunge olsun, hepsi güzel şeyler. Hepsi ilgiye muhtaç. Ama müzikte fantaziye kesinlikle karşıyım bak. Arabeski babamın oğlu söylese dönüp bakmam, aksine gider bu yaşta başka bir aile bulurum. Evlatlık işlemleri falan bitene kadar kendilerine geldiler geldiler.. Bilemem.
Ömrüm abartıyla, gazla geçti ama şunu gönül rahatlığıyla, iç huzurla, üçüncü gözle söyleyebilirim ki müziksiz yaşayamam. Hiç olmazsa uzun süre kafamın içindekilerle idare eder, zaten bir yerden sonra da deliririm.
Çok uzadı. Posası çıkmadan bitirirken şunu da ekleyeyim. Bu müzik sevdası dahilinde ne bir film izleyebilir, ne de bir oyun oynayabilir oldum. Filmi de oyunu da dinliyorum. Bayağı. Dün Oscarlı filmi "bitse de albümünü indirsem" diyerekten harcadım, yaptım bunu. Soundtrack manyağı oldum. Tavsiye etmiyorum.. ya da ediyorum lan, ne var.
Aşağıda ele gelen, hoşa giden bir kaç parça var bambaşka yerlerden. Soundtrack hepsi. Bizzat senin için seçtim. Varsa senin de çokluortam çalarında bu tür şeyler, çekinme, yabancı sayılmayız. Ayrıca buraya kadar okuduysan bir alkış da sana gelsin. Put your hand up.
We'll Be Dead In Ten - Call of Duty 4 Modern Warfare
You're My Brother - Tropic Thunder
Rooftop Engagement - Prince of Persia Warrior Within
See You Soon? - Commandos 2 Men of Courage
Mausam & Escape - Slumdog Millionaire
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder