12 Mart 2009 Perşembe

Sen Türkiye'sin, Büyük Hisset!

Bu yerel seçim denilen şey çok acayip. Özellikle bu sene bambaşka. Olaya gel; bugün metrobüste dağıtılan el ilanlarını mütakip "belediye başkan adayımız sizi selamlıyor" diyen bi adam geçti önümden. Sonrasında da hakikaten "nasılsınız, keyfiniz nasıl" şeklindeki basit cümleleri kolaylıkla kurabildiği anlaşılan aday geldi. Yuh. Kapı kapı dolaşmak insanı kesmeyince demek ki soluğu metrobüslerde, tramvaylarda, feribotlarda veya artık muhitte toplu taşımayı sağlayan hangi araç varsa onda almak mübah hale gelmiş. Resmen trende damla sakızı satan adam kafasıyla bana adaylık sıfatından dem vurmaya çalışıyor. Resmen "abilerim, ablalarım" diyecek kıvama gelmiş. Olmuş resmen adam. Şimdi yarın öbür gün Kılıçdaroğlu elinde dosyalarla yolumu kesmeye çalışırsa, "hacı bak görüyo musun nası çalıyorlar" derse zerre şaşırmam. He ama durur dinler miyim, sanmam. "Ben seni ararım sonra aga" der, devam ederim. Kendimden biliyorum.

Bir de bak ne geldi aklıma bu seçim mevzusunda. Büyükşehir, belediye falan tamam ama "gelin birlikte çalışalım", "daha güzel günlere", "hizmet demek biz demek" diye deli danalar gibi sağa sola afiş asan muhtar adaylarını anlamamı kimse beklemesin. Kimse o adamdan değişim de beklemesin. Bence birileri acilen bu görev adamlarına muhtarın çapını insani bir dille, anlayacakları sayıda tekrar ederek anlatmalı. En olmadı bir kaç güçlü, kuvvetli, bu işe gönül vermiş arkadaş bacaklarından tutmak suretiyle bu amcaları baş aşağı sallamalı, beyinlerine kan nüfuz etmesini sağlamalılar. Çünkü belli ki kafa başka yerde, olay özümsenmemiş.

Hiç yorum yok: